TÜRKİYE İÇİN UYGUN OLABİLECEK
YAPI DENETİM MODELİ ÖNERİSİ
D.ALİ AÇIKEL
S.Ü.TBMYO ÖĞR.GÖRV.
İNŞAAT YÜKSEK MÜHENDİSİ
Ülkemizde şu anda uygulanan yapı denetim sistemi hakkında yapılan birçok akademik çalışma gösteriyor ki; bu sistem temel fonksiyonlarını yerine getiremeyen şekli olarak yapıların denetlendiği bir sistem haline gelmiştir.
Bu durum sektör faaliyetlerinin içinde olan, arsa sahipleri,müteahhitler,mühendisler,yapı denetim şirketleri ve devletin bu alanla ilintili kurumları bu sistemden memnun değildir. Tabiki sistemin yeniden düzenlenmesi gerektiğini istemektedirler.
Bu çalışmada mevcut sistemin aksayan yönlerinden yola çıkarak ülkemiz inşaat sektörünün işlevsel ruhuna uygun olabilecek bir model ortaya konulmaya çalışılacaktır.
Bilindiği gibi ülkemiz topraklarının tamamına yakın bir kısmı deprem kuşağında bulunmakta ve yine bilindiği gibi deprem değil binalar insanları öldürmektedir veya özürlü hale getirmektedir.
Bu noktada yapıların inşaat aşamalarının;
1)Planlama ve Projelendirme
2)İmal etme(İnşaatın Yapımı)
3)Kontrol ve Denetim
4)Kabul ve kullanım
Olduğundan yola çıkılarak bu aşamalardan en çok aksaklığın ve suiistimalin kontrol ve denetim aşamasında ortaya çıktığı bilinmektedir.
Kontrol ve Denetim; Yapının sözleşme, şartname, proje ve eklerine, fen ve sanat kaidelerine uygun olarak inşa edilmesinin yapı sahibi adına her aşamada teknik elemanlar tarafından kontrol edilmesidir, şeklinde tanımlanabilir.
Kontrol ve denetim;
1)Proje aşamasında
2)Malzeme seçimi ve kullanımı aşamasında
3)İnşa edilme aşamasında (Şantiye aşaması)
4)Kabul aşamasında, yapılmalıdır.
Bu aşamalardan 1 ve 4 maddedeki aşamalarda kontrol ve denetim %100 e yakın oranda yapılmaktadır. Ancak 2 ve 3 üncü maddelerde kontrol göstermelik yapılmaktadır.
İşte yukarıda belirttiğimiz yapıların insanları öldürmesi ve özürlü hale getirmesi de çoğunlukla bu aşamalardaki ihmallerden kaynaklanmaktadır. Bu ihmallerin olmaması sıkı uygun kontrol ve denetimle mümkündür.
Bu noktada ülkemizdeki yapı denetim sisteminin uygulama şekillerine kısaca değinmek gerekmektedir. Bunun içinde yapı denetiminin tanımındaki yapı sahibi kavramının ülkemizdeki durumunu tespit etmek gereklidir.
Ülkemizdeki yapılar sahipliklerine göre sınıflandırılınca yapıların 3 tip sahiplik taşıdığı görülecektir.
- Kamu Yapıları
- Vakıf Yapıları
- Özel Yapılar
Mevcut sistemde kamu ve vakıf yapılarının kontrol ve denetimi ilgili kurumların kendi içlerinde oluşturdukları teknik birimler veya sözleşmeli müşavir firmalarca yapılmaktadır, sadece özel yapılar ilgili kanuna uygun kurulmuş ve yetki belgesi almış yapı denetim şirketlerince kontrol edilmektedir.
Ancak yukarıda belirttiğimiz yapı denetiminin 4 temel denetimini yapacak şirket yapı sahibi veya müteahhit tarafından seçilmekte ve ücreti de yine aynı kişi yada şirket tarafından ödenmektedir. Yani yapı denetim şirketleri patronunu denetlemeye çalışmaktadır. Bu dünyanın her ülkesinde en hafifinden “ABES” bir durumdur, yani denetim yapılmamaktadır. Kanunun bir çok aksayan yanı vardır ancak en belirgin yeri de tam burasıdır. Bundan dolayı da yapı denetimi şekilsel olarak yapılmakta yani yapıldığı zannedilmektedir.
Ayrıca mevcut sistemde yapı denetim şirketleri kanunda öngörülen yapmakta ve nihai karar yani iskan belediyeler tarafından verilmektedir. Yani şekli olarak yapının imalat aşamalarından hiçbir bilgisi olmayan sadece kâğıt üzerinde bilgi sahibi olan belediyelerin teknik elemanları yapıya oturma izni vermektedirler. Bu durum da çok kabul edilebilir bir durum değildir. Yeni sistemde yapı denetiminin belediyeler ile tam entegrasyonunun sağlanması zorunludur.
Ülkemizde bu güne kadar yaşanmış depremlerin neden olduğu can ve mal kayıpları ve bundan sonra olması muhtemel depremlerde ortaya çıkacak can ve mal kayıpların ne olabileceğine ilişkin varsayımlar ilgili kurumlar ve çeşitli bilim adamlarınca çeşitli vesilelerle ortaya konulmaktadır.
Bu olumsuz durumları şimdiden önlemek için yapı denetim modelinin değiştirilmesi şattır kanaatini taşıyor ve yeni model ilgi önerilerimizi aşağıda sunuyoruz.
Burada sunacağımız yapı denetim modeli Hammurabi, kanunlarıyla başlayan yapı denetimi, dünyada değişik ülkelerde çeşitli şekillerde uygulanan modeller incelenmiştir. Bu incelemeni sonucunda ülkemizin sosyo- ekenomik ve sosyo- kültürel yapısına uygun bir sentez ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Yine önerilen bu modelde ülkemizin yöresel şartlarına uygunluk da dikkate alınmıştır.
Ülkemizde Yapı denetiminin son derece kıt imkanlarla kağıt üzerinde kiralanmış teknik eleman diplomalarıyla kurulmuş yapı denetim şirketlerine bırakılamayacak kadar önemli olduğu unutulmamalıdır. Olabilecek olumsuzluklarda tüm sorumluluğu taşımak zorunda olan devlet yapı denetimini bizzat kendisi belediyeler bünyesinde oluşturulacak yapı denetim müdürlükleri kanalıyla yapmalıdır.
Sitem için önerilen organizasyon şeması aşağıda düzenlenmiştir.
Yukarıdaki şemanın işlevsel olabilmesi için yapılması gerekli temel teknik düzenlemeler şu şekilde öngörülmüştür.
-Belediyeler sınırlarında inşa edilecek tüm yapıları denetlemelidir.
-Yapılardaki uygulama fenni mesul lüklerinin yani şantiye şeflerinin nitelikleri, görevleri ve sorumlulukları yeniden düzenlenmelidir.
Bu düzenleme çerçevesinde yapılar m2 inşaat alanına göre sınıflandırılmalı burada mühendislerle birlikte inşaat teknikerleri de dikkate alınmalıdır.
Örneğin; Şantiye şefliklerinde ,
0-1000m2 arası yapılarda İnşaat teknikeri
1000-5000m2 “ “ 3 yıllık İnşaat Mühendisi veya Mimar
5000-10000m2 “ “ 5 “ “ “
10000-15000m2 “ “ 7 “ “ “
15000-100000m2 “ “ 10 “ “ “
100000 ve fazlası “ “ 10 yıldan fazla
Şeklinde düzenlenebilir. Bu düzenlemenin başarılı olabilmesi için şantiye şeflerinin uygun ücretlerle şantiyelerde fiilen görevlendirilmesi sağlanmalıdır. Dolayısıyla da sorumluluk fiili hale getirilmeli bedeli de sorumluluk oranında ödenmelidir.
-Yapı inşaatları yapan firmaların mali ve teknik sorumlulukları kalın çizgilerle ayrılmalıdır.
-Belediyeler yapı denetim müdürlüklerinin ihtiyacı olacak fiziki mekân, araç gereç, teknik ve idari personel, laboratuvar imkanlarını sağlamalıdır. Bunun için gerekli finansman yapı sahiplerinden tahsil edilecek denetim ücretleriyle karşılanabilir.
-Belediyelerin yapı denetim müdürlüklerinin faaliyetlerindeki olumsuzluklar ve adaletsizlikler Çevre ve Şehircilik Bakanlığında oluşturulacak yapı denetimi üst kurulunca denetlenmelidir.
-Böyle bir sistemin yürütülebilmesi için ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler siyasi erk tarafından yapılmalıdır.
Şemanın işleyişinde hem yatay hem de düşey hiyerarşi bulunmaktadır. Şemadaki birimlerin görev ve sorumluluk çerçeveleri aşağıda verilmiştir.
İMAR MÜDÜRLÜĞÜ
Belediye sınırları dahilinde imar çalışmaları yapmak ve bina yapılacak arsaya imar çapı düzenlemek.
YAPI DENETİM MÜDÜRLÜĞÜ
Belediye sınırları dahilindeki yapıların denetimi için oluşturduğu alt birimler arası koordinasyon ve denetimi sağlar. Kendisine eşdeğer birimlerle yatay, üst birimlerle düşey iletişimi sağlar.
PROJE DENETİM BİRİMİ
Kendisine yapılan mevzuata uygun müracaatları kayda alarak yapı projelerini ihtisas birimlerine göndererek ilgili mevzuat, kanunlar ,yönetmelikler, fen ve sanat kaideleri çerçevesinde kontrol eder uygunsa onaylar.
RUHSAT BİRİMİ
Onaylanmış projelerle yapılan inşaat ruhsatı müracaatlarını değerlendirir ve ruhsatı düzenler. Tamamlanan binaların gelen uygunluk raporlarını inceleyerek iskan ruhsatlarını düzenler.
UYGULAMA DENETİM BİRİMİ
İnşaat ruhsatı almış binaların inşaat aşamalarını aplikasyon aşamasından başlayarak yapımcı firma ile irtibatlı şekilde resen(habersiz)denetler. Bunun için uygun araçların kullanıldığı teknik elemanlardan oluşan mobil denetim timleri kurar. Bu timlerde İnşaat mühendisi veya mimar başkanlığında diğer teknik elemanlar bulunmalıdır.
Ayrıca çalışmanın yoğun olduğu büyük şantiyelere sabit denetim ofisi kurar.
MALZEME DENETİM BİRİMİ
Yapıda kullanılan tüm malzemelerin standartlara uygunluğunu şantiyelere habersiz ziyaretler yaparak numuneler alır ve bu numuneleri laboratuvarlara getirerek deneylerin yapılması için teslim eder.
Laboratuvarlardan çıkan deney raporlarını ilgili inşaatın dosyasına kaldırır. Uygun olmayan malzemelerin kullanılmasını yasaklar ve gerekirse toplatır. Uygun olmayan malzemeleri üreten fabrikaları uyarır ve gerekli birimleri bu konuda bilgilendirerek yaptırım kararları alınmasını sağlar.
Yukarıda özetlenmeye çalışılan işleyiş tabi ki kesin çizgilerle ve daha geniş çerçevede ele alınıp sektördeki tüm aktörlerin görüşleri alınarak mükemmele yakın hale getirilebilir.
Sonuç olarak; önerilen bu modelin ülkemiz inşaat sektörü ve ilgili kurumlar açısından olumlu olacağı kanaatindeyiz.
Ayrıca ülkemizde inşa edilen yapıların düzen ve kalite kazanacağı, kaynakların yerinde ve verimli kullanılacağı, en önemlisi de teknik eleman istihdamına ciddiyet ve artış kazandıracağı, ülke olarak yaşanması muhtemel olumsuzlukları, manevi ve maddi kayıpları minimize edeceği sonuçlarını ortaya çıkarabilmekteyiz.